Car Rental in Ankara - Car hire services in Ankara by Urent Rent A Car
Türkiye’nin başkenti olan Ankara, ülkemizin en önemli şehirlerinden birisidir. Aynı zamanda Türkiye’nin en büyük illerinden birisi de olan Ankara coğrafi bakımdan da Türkiye’nin neredeyse tam merkezinde yer alır. Ankara 30.715 km²’lik bir yüz ölçümüne sahiptir. İl alan kodu 312 ve plaka kodu ise 06’dır.
Ankara, Batı Karadeniz Bölgesi’nde kalan kuzey kesimleri hariç, büyük bölümü İç Anadolu Bölgesi’nde yer alır. Yüzölçümü olarak ülkenin üçüncü büyük ilidir. Bolu, Çankırı, Kırıkkale, Kırşehir, Aksaray, Konya, Eskişehir illeri ile çevrilidir. Ankara’nın başkent ilan edilmesinin ardından şehir hızla gelişmiş ve buna paralel olarak il de günümüzde Türkiye’nin ikinci en kalabalık ili olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanan ilin topraklarının yarısı hâlâ tarım amaçlı kullanılmasına rağmen, nüfusunun sadece %3’ü köylerde, %70’i ise il merkezinde yaşar. Ekonomik etkinlik büyük oranda ticaret ve sanayiye dayalıdır, tarım ve hayvancılığın ağırlığı ise giderek azalmaktadır. Ankara ve civarındaki gerek kamu sektörü gerek özel sektör yatırımları, başka illerden büyük bir nüfus göçünü teşvik etmiştir. Cumhuriyetin kuruluşundangünümüze, nüfusu ülke nüfusunun iki katı hızda artmıştır. Nüfusun yaklaşık dörtte üçü hizmet sektörü olarak tanımlanabilecek memuriyet, ulaşım-haberleşme ve ticaret benzeri işlerde, dörtte biri sanayide, %2’si ise tarım alanında çalışır. Sanayi, özellikletekstil, gıda ve inşaat sektörlerinde yoğunlaşmıştır. Günümüzde ise en çok savunma, metal ve motor sektörlerinde yatırım yapılmaktadır. Türkiye’nin en çok sayıda üniversiteye sahip ili olan Ankara’da ayrıca, üniversite diplomalı kişi oranı ülke ortalamasının iki katıdır. Bu eğitimli nüfus, teknoloji ağırlıklı yatırımların gereksinim duyduğu iş gücünü oluşturur. İlin ulaşım altyapısı başkent eksenlidir; buradan otoyollar, demiryolu ve hava yoluyla Türkiye’nin diğer şehirlerine ulaşılır. Ankara il sahası tarih öncesinden günümüze dek pek çok medeniyeti barındırmıştır. Hititler, Frigyalılar, Lidyalılar, Persler,Galatlar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti, il topraklarını kontrolleri altında tutmuştur. Tektosagların ve Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olan Ankara şehri ve Frigyalıların başkenti Gordion, il sınırları içinde yer alır. Yıldırım Bayezid’in Timurlenk’e yenik düştüğü Ankara Muharebesi Çubuk yakınlarında ve Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası olan Sakarya Muharebesi Polatlı yakınlarında yapılmıştır. İlin Batı Karadeniz Bölgesi’nde yer alan kuzey kesimleri haricindeki büyük kısmı İç Anadolu Bölgesi’nde yer alır ve kara iklimine sahiptir. Şehirler dışındaki il topraklarının büyük kısmı tahıl tarlalarıyla kaplı platolardan oluşur. İlin çeşitli yerlerindeki doğal güzellikler korumaya alınmış, dinlenme ve eğlence amaçlı kullanıma sunulmuştur. İlin adını taşıyan tavşanı, keçisi vekedisi dünya çapında bilinir, armudu, çiğdemi, yerel yemeklerden Ankara tavası ve Kızılcahamam’ın maden suları ise ülke çapında tanınır.
Ankara’nın Tarihçesi
Ankara ilinde keşfedilmiş en eski tarih öncesi kalıntılar Eski Taş Çağına kadar uzanmaktadır. Bu döneme ait çeşitli eserlere Gâvurkale, Ergazi, Lodumlu ve Maltepe’de rastlanmıştır. Bunlar dışında Ankara’nın Polatlı ilçesinde, MÖ 3000 yıllarına ait insan yerleşmelerine rastlanmıştır. Hititler, Frigler, Lidyalılar, Ahamenişler, Galatlar ve Romalılar Hint-Avrupalı bir kavim olan Hititler (MÖ 1660-1190), Anadolu’ya boğazlar yoluyla gelmişlerdir. Hititlerin Anadolu’ya göç tarihleri, kesin olarak bilinmemektedir. Ankara ve çevresinde Hitit dönemine ait yerleşkelerin kalıntıları, Balıkhisar, Ballıkuyumcu, Bitik, Karaoğlan, Gâvurkale veKülhöyük höyükleridir. MÖ 2. bin yılın sonlarına doğru Hititlerin siyasal olarak çöktüğü ve yerini Friglere bıraktığı görülmektedir. MÖ 2. binyılın sonlarında bölgede, hızla büyüyen bir Frigya kasabası vardı. Frig Krallığı’nın başkenti olan Gordion kentinin kalıntıları Polatlı’nın 29 kilometre kuzeybatısında bulunmaktadır. Gordion, en parlak dönemini Frigya Kralı Midas zamanında (MÖ 725-675) yaşamıştır. Ankara’da,Frigler dönemine ait kalıntılar arasında bulunan Yumurtatepe Tümülüsü’nün bulunduğu yerin, kurulduğu dönemlerde çok önemli bir yerleşim olmasa da stratejik bir noktada olduğu düşünülmektedir. Frigler, MÖ 700’lü yıllarda Kafkaslardan gelen Kimmerler tarafından ortadan kaldırıldı. Tunç Çağı’nın sonlarında Frigler ile birlikte Anadolu’ya gelen ve Batı Anadolu’da varlıklarını sürdüren Lidyalılar, Friglerin ortadan kalkmasını fırsat bilerek bugünkü Ankara ili’ni de kapsayan Kızılırmak yöresini ele geçirdiler. MÖ 7. yüzyılda Anadolu’ya hâkim oldular ve 140 yıl hüküm sürdüler. Lidyalıların madeni parayı icat ettikleri kabul edilir. Lidyalılar döneminde Anadolu’da ticaret gelişmiş, tahıl üretimi, hayvancılık,zeytinyağı ve şarap üretimi ilerlemiştir. Orta Anadolu’nun ana ulaşım yolu üzerinde bulunan Ankara ili toprakları da bu gelişmelerden istifade etmiştir. Medlerle ve Perslerle savaşan Lidyalılar, komşuları Ahameniş Pers Hükümdarı Kiros ile MÖ 547’de Kızılırmak kavisi içinde yaptıkları savaşı kaybederek tarih sahnesinden silinmişlerdir. Persler, MÖ 545’ten itibaren Anadolu’ya egemen olarak, Anadolu’daki Helen kültürüne son verdiler. MÖ 5. yüzyılda Herodot, Pers İmparatorluğu’nun ordu, ticaret ve posta hattı olarak kullanılan Kral Yolu’nun Ankara’dan geçtiğini yazar. Kral Yolu, Efes’te başlıyor, Sardes şehrinden Lidya’yı, sonra Gordion, Ankyra ve Kızılırmak’tan geçerek, Kapadokyaüzerinden Kilikya’ya, oradan Fırat ve Dicle nehirlerini geçip Asur’dan Susa kentine ulaşıyordu. Ankara ili toprakları MÖ 334’te Makedonya Kralı Büyük İskender tarafından Ahameniş İmparatorluğu’ndan alınana kadar; tarihi boyunca Frigler ve Hititler’in haricinde Hattiler, Lidyalılar ve Ahamenişler egemenliğine girmiştir. MÖ 3. yüzyılda Anadolu’ya gelen savaşçı bir kavim olan Galatların Tektosaglar boyuna başkentlik etmiştir. Strabon, ünlü eseri Geographika’da, bugün merkezde bulunan Ankara Kalesi’nin Tektosaglar tarafından inşa edildiğini söyler. Daha sonra bölgede siyasal birliği kuran Roma İmparatoru Caesar Divi Filius Augustus, MÖ 25 yılında Ankara kentini ve il topraklarını ele geçirmiştir. M.S. 395 yılında yılında Roma İmparatorluğu ikiye bölününce Ankara Doğu Roma (Bizans) sınırları içinde kaldı. Ancak il toprakları üzerindeki Doğu Roma hâkimiyeti zaman zaman kesintiye uğradı. M.S. 654 yılında Müslüman Araplar kısa süreliğine bölgenin kontrolünü ele geçirdiler. 833 ve 842 yıllarında Abbasi Halifesi Mutasım ve Türk komutanı Afşin Ankara kentini kısa süreliğine ele geçirdi. 871 yılında Pavlikian mezhebinden Hristiyanlar Ankara kentinin kontrolünü yaklaşık bir yıllığına ele geçirdiler. Bu kesintilerden sonra her seferinde Doğu Romalılar kenti geri alarak otoriteyi temin ettiler. Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu Ankara’nın Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun eline geçmesi, Malazgirt Meydan Muharebesi’nden sonra 1073 yılına rastlar. 12. ve 13. yüzyıl]arda Selçuklu Sultanlarının da çabasıyla transit ticarette gelişme gösteren Ankara’nın merkezi, önce Ahiler’e, ardından 1304’te göreli özerklik verilerek Osmanlı İmparatorluğu’na bağlandı. İlin güneybatı ilçeleri bu dönemde Germiyanoğulları’na bağlanırken, güneydoğu ilçeleri Karamanoğulları’na bağlanmıştır. I. Murat zamanında kesin olarak Osmanlı topraklarına bağlanan ilde, 1402 yılındaBüyük Timur İmparatorluğu İmparatoru Timur ile Osmanlı İmparatorluğu Padişahı Yıldırım Bayezid arasında Ankara Muharebesiyapıldı. Yıldırım Bayezid’in savaşı kaybetmesi ve Timur’a esir düşmesi sonucu Osmanlı Devleti, Fetret Devri denen bunalım ve iktidar boşluğu dönemine girdi. Ankara Muharebesi’nde bölge büyük ölçüde harap olmuş, Anadolu birliğini yeniden kuran II. Muratzamanında yeniden onarılmıştır. 1841 yılında Anadolu Eyaleti kaldırılıp yerine vilayetler kurulunca il bir vilayet oldu. Ankara, Çorum, Yozgat, Kayseri ve Kırşehir sancakları bu vilayete bağlandı. Ankara Vilayeti 1922 yılına kadar varlığını sürdürdü.
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Dönemi
Ankara ilinin Kurtuluş Savaşı’nda merkezî bir yeri olmuştur. 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelen Mustafa Kemal, şehri Anadolu’daki direniş hareketinin yönetimi olan Heyet-i Temsiliye’nin merkezi olarak seçti. Şehir, coğrafî olarak Anadolu’nun ortasındaydı, demiryolu ile İstanbul’a ulaşılabiliyordu, Batı Cephesine yakındı ve halkın millî mücadeleye olan desteği tamdı. İstanbul’un İngilizler tarafından resmen işgalinden iki gün sonra, 18 Mart 1920’de, İstanbul’da bulunan Meclis-i Mebusan kendini resmen feshedince, 23 Nisan 1920’de Ankara’daBüyük Millet Meclisi kuruldu. Ankara ili, Türk-Yunan Savaşı’nın en yoğun muharebesinin gerçekleştiği yer olmuştur. 1920 yazında Yunan birlikleri, Ankara şehrini ele geçirmek amacıyla Sakarya nehri kıyılarına kadar ilerlemişti. Ancak 23 Ağustos – 13 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen Sakarya Meydan Muharebesi sonucunda Yunan birlikleri püskürtüldü. Polatlı yakınlarında meydana gelen zorlu muharebe Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası olmuş, Mustafa Kemal Atatürk ünlü “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır” sözünü bu sırada söylemiştir. Birkaç hafta sonra Fransa ile yapılan Ankara Anlaşması ile, Türk-Fransız ihtilafı sona ermiştir. Kurtuluş Savaşı sonucu toprakları üzerindeki egemenliğini kanıtlayan Türkiye, 1922 Lozan Barış Konferansı ve 1923 Lozan Antlaşmalarıile uluslararası toplulukta millî sınırlarını tescilledi ve bağımsızlığını onaylattı. Türkiye Büyük Millet Meclisi 13 Ekim 1923’te Ankara ilinin merkezi olan Ankara kentini başkent ilan etti
İklim
İlin güney ve orta bölümlerinde karasal iklimin soğuk ve kar yağışlı kışları ile sıcak ve kurak yazları, kuzeyinde ise Karadeniz iklimi’nin ılıman ve yağışlı halleri görülebilir.Karasal iklimin hâkim olduğu bölgelerde gece ile gündüz, yaz ile kış mevsimi arasında önemli sıcaklık farkları bulunur. En sıcak ay temmuz veya ağustostur. İldeki yerine göre ortalama en yüksek gündüz sıcaklıkları 27-31° C’dir. En soğuk ay ise ocak ayıdır, en düşük gece sıcaklıkları ildeki yerine göre ortalama -6 ila -1 °C arasındadır. Yağışlar en çok aralık, en az temmuz veya ağustos ayında düşer. Yıllık ortalama toplam yağış, 60 cm (Kızılcahamam) ilâ 35 cm. (Şereflikoçhisar) arasında değişir.
Turizm
Ankara, Türkiye dışından turistlerin çok tercih ettiği bir il değildir. Türkiye’ye gelen yabancıların sadece %1.5’u (2007’de 383 bin kişi) AnkaraEsenboğa Havaalanı’dan giriş yapar. Bunların çoğu mayıs-eylül döneminde gelir ve %38’i Alman vatandaşıdı Ankara ilinde arkeolojik sitlere ilgi duyanlar için yabancı gezi rehberlerinde öncelikle görülmesi önerilen yer Anadolu Medeniyetleri Müzesi’dir. Başkent’in Ulus semtinde Ankara Kalesi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Etnoğrafya Müzesi, Roma harabeleri (Augustus Tapınağı ve Julian Sütunu) gibi pek çok turistik yer bulunur. Modern Türkiye’nin tarihi ile ilgilenenler için Anıtkabir ve eski TBMM binası turist kitaplarında sık önerilen yerlerdir. Başkent dışındaki başlıca turistik yerler Beypazarı’nın geleneksel evleri ve Gordion’dur Yurtiçi turizmi bakımından, başta kültür turizmi olmak üzere, kent merkezi ve çevresinde kongre turizmi, Elmadağ çevresinde kış turizmi,Kızılcahamam, Ayaş, Çubuk ve Haymana çevresinde kaplıca turizmi ile Güdül’deki Tuluntaş Mağarası’da mağara turizmi gerçekleştirilmektedir.Anıtkabir başta olmak üzere birçok müze ve anıt ile Beypazarı ve Kızılcahamam’daki tarihi evler yurtiçi turizmine katkıda bulunmaktadır.Ayrıca Evren İlçesi Hirfanlı Baraj Gölü kıyısında sahip olduğu sahille Ankara ve çevre illere alternatif bir su ve doğa tatili imkânı sunmaktadır. 2008’de Anıtkabir 6 milyon kişi tarafından (%7’si yabancı), Anadolu Medeniyetleri Müzesi de 290 bin kişi (%60’ı yabancı) tarafından ziyaret edilmiştir.
Ankara’da Kültür ve Sanat
MÜZELER
Ankara ilindeki müzelerin büyük çoğunluğu Ankara şehir merkezi sınırları içerisinde kalır. İlde çeşitli kurumlarca işletilen 53 müze bulunmaktadır. Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına ait önemli eşyaları Ankara’daki müzelerde bulmak mümkündür. I. Türkiye Büyük Millet Meclisi binası’nda bulunan Kurtuluş Savaşı Müzesi, Anitkabir’deki Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi, II. TBMM Binası’ndaki Cumhuriyet Müzesi, Devlet Mezarlığı Müzesi bu tarihî müzelerin başlıcalarıdır. Bunların yanı sıra İsmet İnönü ve Mehmet Akif Ersoy’un evleri de birer müze olmuştur. Ankara’nın başkent olmasından dolayı doğal olarak Türkiye’nin ilk belli başlı müzeleri (Etnografya Müzesi, Devlet Resim ve Heykel Müzesi gibi) Ankara’da oluşturulmuştur. Çeşitli devlet kuruluşları da başkentte bulunmaları nedeniyle müzelerini burada kurmuşlardır, Ziraat Bankası Müzesi,Türk Hava Kurumu Müzesi gibi. Yakın yıllarda kurulan ODTÜ Bilim ve Teknoloji Müzesi, Feza Gürsey Bilim Merkezi, Çengelhan Rahmi Koç Müzesigibi yeni müzelerle Ankara’nın müze seçenekleri zenginleşmektedir. 1997’de “Avrupa’da Yılın Müzesi” seçilen Anadolu Medeniyetleri Müzesi, ziyaretçi sayısı bakımından Türkiye’de onuncu, Ankara’da birincidir. Müzede Paleolitik Çağ’dan günümüze Anadolu’nun arkeolojik hazineleri sergilenir. Ankara şehri dışındaki en önemli müze, Kral Midas’ın tümülüsünün de bulunduğu Polatlı’daki Gordion Müzesi’dir. Bu müzede bölgede keşfedilmiş, Tunç Çağı ve Frigya döneminden kalma arkeolojik eserler sergilenmektedir. Arkeolojik alanlar ve tarihî kalıntılar İlde birçok arkeolojik alan vardır. Buralarda keşfedilmiş kıymetli eserler Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve ODTÜ Bilim ve Teknoloji Müzesi’nde sergilenmekte, yapılar da ziyarete açık tutulmaktadır. Ahlatlıbel, Etiyokuşu, Karaoğlan ve Kocumbeli höyüklerinde taş ve bronz çağlarından yapıtlar bulunur. Hititlerden kalan çeşitli kalıntılar arasında Balıkhisar, Ballıkuyumcu, Bitik, Karaoğlan, ve Külhöyük höyükleri ve Gâvurkale taş oymaları sayılabilir. Ankara Kalesi, Galatlar zamanında inşa edilmiş ve sonraki yüzyıllar boyunca çeşitli medeniyetlerce kullanılmıştır. Başkentte Roma döneminden kalan önemli kalıntılar vardır. Roma Hamamı 3. yüzyılda Septimius Severus’un oğlu Roma İmparatoruCaracalla tarafından Sağlık Tanrısı Asklepios adına yapılmıştır. MÖ 2. yüzyılda Frigya tanrısı Men adına yapılmış olanAugustus Tapınağı zamanla yıkılmıştır. Bugün kalıntıları bulunan tapınak ise son Galatya hükümdarı Amintos’un oğlu kral Pilamenes tarafından Roma İmparatoru Caesar Divi Filius Augustus adına bir bağlılık nişanesi olarak yaptırılmıştır. Jülian Sütunu, 362 yılında Roma İmparatorluğu İmparatoru Julian’ın Ankara ziyareti onuruna dikilmiştir. Başkent dışında, Kalecik’teki Kalecik Kalesi Romalılardan kalmadır. Bir dağın içine oyulan Güdül’deki mağaralar ise ilk Hristiyanların Romalılardan saklandığı çok katlı bir yerleşim yeridir. Ankara ilinde Selçuklular ve Osmanlılardan kalma pek çok eser vardır. Yenimahalle ilçesindeki Selçuklu yapısı Akköprü, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad zamanında yaptırılmıştır. Alaaddin Camii, Ankara Kalesi içinde yer alır ve 1178 tarihlidir. Samanpazarı’nda bulunan Arslanhane (Ahi Şerafettin) Camii 13. yüzyılın başında yapılmıştır. Osmanlı dönemine ait önemli eserler arasında 15. yüzyıldan kalma Hacı Bayram Camii, Karacabey Camii ve Kurşunlu Han kervansarayı sayılabilir. Osmanlı son dönem mimari özelliklerini taşıyan Ankara Kaleiçi, Beypazarı, Ayaş, Güdül’deki tarihi evler korumaya alınmıştır.
Mutfak
Eski Ankara evlerinde aşhane veya ayşene de denilen mutfak, evin en büyük kısmını meydana getirirdi. Mutfakta çork denilen bir ocak ve tandırın yanı sıra, iki katlı, müsandere denilen bir kiler bulunurdu. Mutfağın bir köşesine yakmak üzere odun istif edilirdi. Yemek genellikle mutfakta yere serilen sofralarda yenirdi. Mutfak eşyaları da yöreye has isimlerle adlandırılırdı. Örneğin fıçıya bodu, sofra bezine boğ, bıçağa eğri, oklavaya oklağaç, rafa terek, tepsiye tıngır denirdi. Günümüzde çağdaş mutfaklar ve adlar yaygınlaşmakla birlikte, eski Ankara mutfağına has birçok yemek ve tatlı hâlâ yaşatılmaktadır. 2008’de yapılan bir araştırmaya göre, 93 çeşit yöresel yemek, tatlı ve içecekleri ile Ankara ili, Gaziantep ve Elâzığ’dan sonra üçüncü en zengin mutfağa sahiptir. Bunların arasında, dutmaç ve miyane gibi çorbalar; Ankara tavası, alabörtme, calla, ilişkik, sızgıç, siyel, siyer, bici, pıtpıt pilavı, mucirim köftesi, tohma, şirden dolması, papaç, yalkı, carcıran, göter, kaile, topaç, cızlama, öllüğün körü gibi yemek ve hamur işleri; karga beyni, köyter, omaç, perçem, tiltil helvası, zerdali boranası ve Beypazarı yöresine ait 80 katlı baklava gibi tatlılar ile bazlamacın, gizleme, çerpit, kartalaç, kömbe, kete, saçkıran, şerit ve yarımca gibi ekmekler sayılabilir.
Şenlikler
İlde geleneksel hale getirilen birçok şenlik vardır. Bunlar içinde en önemlisi Beypazarı Festivali’dir. Bu şenliğin tam adı Uluslararası Tarihi Evler, El Sanatları, Havuç ve Güveç Festivali’dir. Bu şenliğe Türkiye’den ve dünyadan birkaç kent katılır. Şenlik her yıl ekim ayında gerçekleştirilir. İldeki bir başka şenlik, Kızılcahamam ilçesinde düzenlenen Kültür ve Su Festivali’dir. Geleneksel hale getirilen bu şenlik, her yıl ağustos ayında gerçekleştirilir.