Antalya, Türkiye’nin güneyinde, tamamı Akdeniz Bölgesi’nin batısında yer alan ve Antalya Körfezi’yle Batı Toroslarınarasında kurulmuş il. Yüzölçümü bakımından Türkiye’nin altıncı büyük ilidir. Güneyinde Akdeniz, batısında Muğla, kuzeyinde Burdur ve Isparta, kuzeydoğusunda Konya, doğusunda ise Karaman ve Mersin illeri vardır.

Antalya şehri, 1980 yılından itibaren ve uygun iklim koşulları ve turizm etkinlikleri nedeniyle hızla gelişmiş ve buna paralel olarak il de günümüzde Türkiye’nin altıncı kalabalık ili olmuştur. Antalya’da ekonomik hayat büyük oranda ticaret, tarım ve turizme dayalıdır. Antalya ilinin kapsadığı bölge tarih öncesinden günümüze dek pek çok medeniyeti barındırmıştır ve Türkiye’de en çok antik kent bulunan ildir. Sırasıyla Likyalılar, Lidyalılar, Pamfilyalılar, Bergamalılar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar ve son olarak da Türkiye umhuriyeti hakimiyetinde bulunan Antalya bu medeniyetlerin hiçbirine başkentlik yapmamıştır. İlin tamamı Akdeniz Bölgesi’nin Antalya Bölümü’nde yer alır ve Akdeniz ikliminin etki sahasındadır. Yerleşim yerleri haricindeki il topraklarının büyük kısmı tahıl tarlalarıyla kaplı platolardan oluşur. Antalya 3 mevsim ilkbahar 1 mevsim yaz sezonu ile sabah dağlarında kayak yapabileceğiniz ve öğlesinde Akdenizin derin mavi sularında yüzebileceğiniz bir şehirdir. Kral Attalos Antalya için ‘yeryüzünde cennet’ ibaresini kullanmıştır. Bereketli toprakları ve doğal barınağı ile yıllardır halklarını mutlu etmiştir. Persliler, Romalılar, Araplar ve daha bir çok diğer milletler yüzyıllar boyunca izlenimlerini ifade etmiş olmalarına rağmen hiçbirisi günümüze bölgeye kendi ismi olan Attalia ismini veren M.S 159 yılarında yaşamış Pergamon kralı Attalos gibi kalıcı iz bırakmamıştır. Antalya’nın batısında tarihin ilk büyük birleşmiş milleti olan Likyalılıar kurulmuştur. Sistemi temsil eden üyelerinin büyüklüklerine ve önemine göre oy sayılarının dağılması bölgedeki en güçlü konfederasyon sistemin olmalarının anahtarıdır. Bu yapı doğuda Pamfilya boylarına kadar uzanmakta idi. Sadece bir kaç örnekten biri olan doğuda Side Aspendos batıda Phaselis, Olimpos Xanthos, görkemi ve izdihamıyla Antalya ve havalisinin altın çağlarını ilk ve 2. yüzyıllarda yaşamış olduğunun kanıtdır. Bu zaferler 3 .yüzyılda Konstantin’in düşmesi ile 3.yüzyıla adını kazıyan Bizans döneminin başlaması ile son bulmuştur. Sonraki yağmalamalarla süren Arap işgalleri bu şehrin sonunu hazırlamaya başlamıstır.1207 de Antalya ve Alanya bölgeleri Selçuklularla birleşmişlerdir. Antalya Osmanlılara kalıncaya değin bir çok küçük krallıklara el değiştirmiştir.

TURİZM

Antalya bugün misafirlerini çeşitli alternatifleri ile memnun bırakan kültür ve turizm merkezidir. Yüksek standartlardaki otelleri ile Türkiye’ye gelen turistlerin neredeyse yarısını ağırlamaktadır. Antalya’da Lara ve Konyaaaltı plajları ile, Kundu bölgesinde ki değişik otel konseptleri ve Akdenizin en onemlı golf bölgesi olan Belek bölgesindeki 11 golf sahası ile batı ve doğu yakasındaki farklı konseptleri bir arada barındırmaktadır. Ayrıca gece hayatı ile bilinen Alanya ve değişik eğlence faaliyetlerini barındıran Antalya’nın batısında küçük bir yerleşim yeri olan Kemer ,mükemmel manzara ve çevresiyle misafirlerini şehre aşık bırakmaktadır. Antalya kültürel mirasını ve samimi Anadolu yaşamının sıcaklığını koruyarak turizm sektöründeki yeniliklerine ve gelişimlerine devam etmektedir. Tarihi, doğası, gelenek ve görenekleri, alışveriş olanakları,yeme içme mekanları ve Türk insanının samimi misafirperverliği ile bölgedeki önemini korumaktadır.

COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ

• Güney Anadolu’da Türkiye’nin Akdeniz kıyısında yer alır. • Bölge, Antalya Körfezi’ni 20.815 Km.karelik bir alanla çerçeveler. • Alanın büyük bir bölümü (%76) Toros Dağları ile kaplıdır. • Yaklaşık 10 dağ 2500 metreden ve iki dağ 3000 metreden yüksektir. • Bölgenin yaklaşık %60’ı çam ormanları ve Akdeniz bitkileri ile yeşillenmiştir. • Bölgede dağlardan denize ulaşan birçok bağımsız ırmak vardır. • Ovalar alivyonlu topraklar ile zengin tarım arazisi karakteri vermektedir. • 590 Km.lik sahil bandının 290 Km.si doğal kumsallardan oluşmaktadır. • Antalya’nın özgün coğrafi özellikleri, insanlık tarihinin bölgede birçok medeniyetler yaşatmış olmasının başlıca nedenidir.

ÖNEMLİ DAĞLAR

Antalya doğudan batıya yüksek dağlarla çevrilidir. Toros Dağlarında Kış Sporları (Saklıkent) Beydağlarında Jeep Safari - Trekking- Mountaining yapılır. Belli aylarda avcılık yapılır.Tahtalı-Teleferik sayesinde denizden 2365mt. yukarıya dakikalar içerisinde ulaşabilir ve zirvedeki eşsiz manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Tahtalı dağı bir zamanlar mitolojik tanrıların bulunduğu eşsiz bir dağdır. Zirvede kendinizi Akdenizin en yüksek tepesinden eşsiz manzarayı izlerken tarihi bir dokunun içerisinde bulacaksınız. • Bölgesel Dağlar: Akdağ, Susuz Dağlar, Alacadağ, Beydağları, Tahtalı Dağ, Geyik Dağları • Önemli Zirveler: Kızlar Sivrisi (3086 metre), Akdağ (3024 metre)

ÖNEMLİ YAYLALAR

• Batı: Ördübek, Uçarsu, Gömbe, Gödene, Yeşilyayla. Taşkesik • Doğu: Akçaalan, Kesikbel, Avason, Gücer, İkiz, Dumanlı, Derme, Alıç, Topalceviz, Beloluk, Güğlenpınarı, Geriş, Güzelsu, Meşat, Sülek, Dereköy, Mahmutseydi, Pınarbaşı, Gedevet.

BAŞLICA AKARSULAR

Antalya tarihi geçmişi ile olduğu kadar tarihi ismi ile anılan birçok akarsuya da sahiptir. • Irmaklar: Eşen, Demre, Aksu, Köprü, Manavgat, Alara, Sedir • Çaylar: Akçay, Alakır, Acısu, Barsak, Boğaçay, Arapsuyu, Düden, Karpuz, Çolaklı, Çavuşköy, Delice, Dim, Bıçkı, İnce Ağrı, Kaledıran.

ÖNEMLİ OVALAR

Akdeniz iklimine uygun Turunçgiller ve sera tarımı geniş ovalarda yapılır. • Kıyı: Kumluca, Finike, Tekirova, Manavgat, Alanya, Gazipaşa • İç: Tekeli ve Taşeli Platoları, Elmalı, Müğren, Kızılcadağ, Korkuteli.

ÖNEMLİ PLAJLAR

Antalya uzun plajları ile ünlüdür. Kum ve çakıl olan plajlarının bir çoğu Mavi Bayrak ile ödüllendirilmiştir. Doğuda Patara en uzun doğal kum plajıdır. Phaselis ve Adrasan doğal ve tarihi yapılarıyla ayrı güzellikte ünlü plajlardır. Konyaaltı hemen şehrin yakınındaki Mavi Bayrak'a sahip ince çakıl plajıdır. Batıda Side İncekum en ünlü kumlu plajlardandır. • Doğu: Patara, Kaputaş, Çayağzı, Finike, Kumluca, Çıralı, Adrasan, Tekirova, Phaselis, Çaltıcak, Topçam, , Sarısu, Konyaaltı • Batı: Lara, Belek, Kumköy, Kadriye, Ahmediye, Alara, İncekum, Alanya, Kaledran, Bıçkı, Koru Meydanı, Hacımusa.

KALEİÇİ

Antalya Antik Şehri, atnalı şeklindeki iki kalın duvar tarafından korunmaktadır. Bu sur şeklindeki duvarlardan biri deniz kıyısı oyundadır ve diğeri de kara tarafında bulunmaktadır. Bu duvarlara ek olarak çeşitli yerleşim birimlerini birbirinden ayıran duvarlar da vardır ve dış duvarlarda yaklaşık elli adımda bir kule bulunmaktadır. Bu duvarların yapılış tarihi antik dönemlere kadar gitmektedir. Romalılar bu Helenistik duvarların temelini atmışlar ve Selçuklularda genişletmiş ve onarmıştır. Duvarlar yapılırken üzerlerinde antik yazıtlar bulunan bir çok taş blok kullanılmış ve bunlar 19. yy’a kadar çok iyi korunabilmiştir. Bugün şehir içinde duvarların ancak Hıdırlık Kulesi, Hadriyan Kapısı ve Saat kulesi gibi kalıntılarına rastlanabilmektedir. Deniz tarafından kaplanan antik şehir ve duvarlar günümüzde Kaleiçi diye adlandırılmaktadır. Caddeler ve binalar hala Antalya’nın tarihini yansıtan bir çok işaretle doludur. Evlerin karakteristik yapıları Antalya’nın sadece mimari tarihi hakkında fikir vermekle kalmaz aynı zamanda bölgedeki yaşam tarzını, gelenek ve görenekleri, yaşam alışkanlıklarını en iyi şekilde yansıtır. Sur içindeki dar sokaklar limandan yukarıya duvar boyunca uzanırlar. Yivli Minare, Keyhüsrev Medresesi, Karatay Medresesi, İskele Camii, Tekeli Mahmut Paşa Camii sur içindeki önemli tarihi eserlerden sadece bazılarıdır. Yat limanı eski şehrin gün ve gece boyunca sergilediği nefes kesici manzara uluslararası ressam şair ve yazarlara ilham kaynağı olmuştur.

MAĞARALAR

Geyikbayırı Mağarası Yeri: Antalya Antalya’ya 26 km uzaklıktaki Geyikbayırı köyündedir. Antalya’dan batı yönünde Çakırlar köyü üzerinden Geyikbayırı köyüne gidilebilir. Köyün merkezinden mağaraya 5 dakikalık bir yürüyüşle erişilebilir. Özellikleri: 120 m toplam uzunluğundaki mağaranın girişe göre en derin noktası 6,5 m dir. Turizme açmaya değer bulunmuş bir mağara olup çalışmalar devam etmektedir. Genellikle kuru, zaman zaman aktif mağara tipindedir. Yaz aylarında tamamen kurudur.Yağışlı mevsimlerde taban suyu yükseldiğinde mağara tabanını su basmaktadır. Mağara ısısı yaz aylarında açık havaya nazaran serindir. Sonbaharda açık hava ile eşit ısı gösterir.

Karain Mağarası

Yeri: Antalya Antalya’nın 30 km. kuzeybatısında eski Antalya-Burdur karayoluna 5-6 km. uzaklıkta bulunan Yağca Köyü sınırları içinde bulunur. Özellikleri: Türkiye’nin en büyük doğal mağaraları arasında yer alan Karain mağarası, önünde bulunan traverten ovasından 150 m., denizden ise 430-450 m. yüksekliktedir. İnsanlık tarihinin başlangıcındaki süreç içinde mağara, alt Yontmataştan başlayarak, orta ve üst Yontmataş evreleri, Neolitik, Kalkolitik, Eski Tunç gibi Protohistorik Çağlarda ve Klasik Çağda insanlar tarafından sürekli bir biçimde iskan edilmiştir. Bunun doğal bir sonucu olarak da yaklaşık 11 m. yi bulan kalın bir kültür dolgusu içermektedir. Ancak mağaranın en uzun süren ve en önemli iskanı Paleolitik (Yontmataş Çağı) ile ilgilidir. Klasik dönemlerdeki kullanım daha çok Adak Mağara (tapınak) niteliğinde olup, mağara alnı ve dış duvarları üzerinde Grekçe kitabe ve nişler bulunmaktadır. Karain Mağarasında yapılan kazalarda elde edilen arkeolojik buluntular, Antalya Müzesinde ve mağaranın hemen yakınında bulunan Karain Müzesinde sergilenmektedir.

Kocain Mağarası

Yeri: Antalya Antalya İli’nin 45. km kuzeyinde yer alır. Mağaraya, Antalya-Burdur karayolundan Camiliköy-Ahırtaş köyleri üzerinden ulaşılır. Özellikleri: Türkiye’nin en geniş ağzına ve tek parça olarak en büyük galerisine sahip bir mağaradır. İçinde 50-60 m. yüksekliğe sahip sütunlar bulunan mağarada, aynı zamanda Roma döneminden kalan bir sarnıç da bulunmaktadır. Çok büyük iki salondan oluşan mağaranın giriş ağzının genişliği 35×70 m.dir.

Konakaltı Mağarası

Yeri: Antalya Antalya’da Atatürk Parkı’nın denize inen falezli kıyısındadır. Mağaraya karadan ulaşım yoktur. Denizden girilebilir. Özellikleri: 60 m. toplam uzunluğundaki mağara Yatay mağara tipindedir. Denizle bağlantılı olması nedeniyle “deniz mağarası” da sayılabilir. Genellikle kurudur. Doğu salonunun bir kısmı sular altındadır. Batı salonunda dalgalar nedeniyle su birikintileri vardır. Mağaranın doğuya ve batıya doğru iki girişi vardır. Mağaranın girişi deniz seviyesinden 3 m. yukarıdadır. Doğu bölümünün tabanı kısmen deniz seviyesine inmektedir. Mağaranın doğu salonu tümüyle kaya blokları ile kaplıdır. Batı salonu kısmen sarkıt, dikit ve sütunlarla kaplıdır. Batı salonuna bağlı iki küçük odanın travertenlerle süslü olması ve hemen denizin kıyısında bulunması turistik değerini arttırmaktadır. Mağaranın ısısı açık havaya nazaran serindir.

Küçükdipsiz Mağarası

Yeri: Antalya Tünek Tepe’nin (618m.) güneybatıya devamı olan Alakaya Tepenin (661 m.) güney yamacındadır. Özellikleri: Kuru ve yatay mağara tipindeki mağaranın toplam uzunluğu 74 m, girişe göre en derin noktası 27.5 m dir. Mağara dar bir girişten sonra ortalama 25ºC’lik bir eğimle kuzeybatı yönüe doğru devam eder. Mağaranın sonuna doğru travertenler sarkıt ve dikitler çoğalır. Karstik taban suyu yukarıda kaldığı için her zaman kurudur. Açık havaya nazaran serindir. Dışarıda ısı 20ºC iken Mağaranın sonunda 17ºC’dir.

Papazkayası Mağarası

Yeri: Antalya Antalya Şehir kulübünün arka bahçesinden denize inen merdivenlerin kenarındadır. Özellikleri: Denize inen traverten basamağının orta yerinde, denizden 20 m. yüksekliktedir. Toplam uzunluğu 149 m.dir. Mağara içinde herhangi bir su veya su birikintisi yoktur. Mağaranın gelişimi durmuştur. Mağara tabanı tavandan düşen kaya bloklarla engebeli, inişli çıkışlı ve yer yer çok dar bir hal almıştır. Mağara içinde sarkıt ve dikitler yok denecek kadar azdır. Herhangi bir hava akımı da yoktur. Papaz kayası mağarası tümüyle kuzey-güney yönünde bir yarık boyunca oluşmuştur. Antalya travertenleri ortalama 250-300 m. kalınlığında tümüyle Kuvaterner, muhtemelen Pleistosen devre aittir. Mağara 40 m. yüksekliğindeki kıyı falezlerinin altında yer alır.

Yerköprü Mağarası

Yeri: Antalya Özellikleri: 110 m. toplam uzunluğundaki mağaranın girişe göre en derin noktası 27 m. dir. Gelişimi durmuştur. Denizle olan bağlantısı nedeniyle “deniz mağarası” denilebilir. Mağara kurudur. Denizle bağlantılı olan salonun tabanı kısmen deniz suyu ile kaplıdır. Mağaranın ısısı açık havaya nazaran serindir. Yerköprü Mağarası tümüyle Antalya travertenleri içinde doğu-batı doğrultusunda, başlangıçta en az 150 m. uzunluğundaki bir mağaranın tavanının çökmesi sonucu oluşmuş bir mağaradır. Büyük olması nedeniyle kafeterya, gazino veya restoran olarak değerlenebileceği düşünülmektedir.

Altınbeşik Mağarası

Yeri: Antalya, Akseki Akseki İlçesine bağlı Ürünlü köyünün doğusunda derin ve sarp Manavgat Vadisinin batı yamacında bulunur. Köyden mağaraya ancak bir saatlik yürüyüşle gidilebilir. Özellikleri: Toplam uzunluğu 2500 m. olan mağaranın girişe göre en yüksek noktası +101 m. dir. Yatay ve kısmen aktif mağaradır. Mağaranın alt ve orta seviyesinin zaman zaman aktif olması nedeniyle kurak mevsimlerde de büyük ölçüde göletler oluşmaktadır. Üst seviye devamlı kurudur. Mağara havası çok rutubetli ve ortalama ısısı 16-18ºC civarındadır. İçeride dikkati çekecek hayvan topluluklarına rastlanmamıştır. Altınbeşik Mağarası Türkiye’nin en güzel mağaralarından biridir. Çevrenin karstik topoğrafyası ve çam ormanları güzel manzara oluştururlar. Mağara çok uzun ve büyük bir yeraltı sisteminin çıkış ucunda bulunmaktadır. Kızılova, Kambos ve Söbücesuyunu çeken bu büyük sistem, Oruç Düdeni Mağarası altında Altınbeşik – Düdensuyu Mağarasında son bulur. Böylece bu büyük yeraltı su sistemi, kuş uçuşu 100 km.den fazla uzunluğu ile, dünyadaki en uzun ve büyük karst sistemlerinden biridir. Aktivitesinin tamamen yitirmiş olan üst seviyede büyük kaya blokları dikkati çeker. Bunun yanında sarkıt ve dikitler vardır. Mağaranın girişinden itibaren ilk 200 m. mağaranın alt seviyesini oluşturur ve devamlı sular altındadır. Alt seviyenin bitiminde 40 m. lik dik bir çıkışı vardır. Bu çıkış ve bitişik duvarlar beyaz renkli kalın travertenlerle kaplıdır. Mağaranın en güzel bölümü oluşturur.

Gürleyik Mağarası

Yeri: Antalya, Akseki İlçesi Aydınkent (İbradi)’e yaklaşık olarak 12-13 km. kadar kuzeybatıda bulunan Eynir Polyesi kenarında bulunmaktadır. Başlar köyünü geçtikten sonra yolun sağında yola yaklaşık 500-600 m. mesafede bulunmaktadır. Ancak yol güzergahında büyük kalker blokları bulunduğundan mağaraya ulaşmak oldukça güçtür. Özellikleri: Mağaraya girişte ilk etapta 25m.lik bir ağızdan merdivenle inmek gerekir. Özellikle ilkbaharda bir hayli su bulunması nedeniyle ve mağara yüzeyinde çok keskin, sivri kalker uçlarının varlığı botla ilerlemeyi güç ve tehlikeli kılmaktadır. Ağustos ayında sular azalmakta, küçük gölcükler haline dönüşmektedir.

Kocadüden Mağarası

Yeri: Antalya, Akseki İlçesi Akseki Polyesinin Güneybatı kenarında yer alır. Akseki-Bucakkışla yolunun 4. km. sinden ayrılan patika yol mağaranın kenarından geçer. Özellikleri: Yer yer yatay olmakla birlikte çoğunlukla dikey olarak gelişen mağara, basamaklar halinde 155 metreye iner. Akseki Polyesi akarsu havzasının yüzey sularının drene eden Koca Düden, Üst Kretase kireçtaşlarında önemli bir fay üzerinde gelişmiştir. İçinde çok sayıda göl bulunan Koca Düden, kapalı bir sifonla sona erer.

Oruç Düdeni Mağarası

Yeri: Antalya, Akseki İlçesi Altınbeşik-Düdensuyu Mağarası yer altından gelen suların yolu üzerindedir. Özellikleri: Toplam uzunluğu 52 m.dir. Mağaranın alt bölümden geçen yeraltı deresinin yaratmış olduğu operasyonu ile çökmeye yüz tutmuştur.

Dim (Gavurini) Mağarası

Yeri: Antalya, Alanya ilçesi Kuzkaya köyü mekiindedir. Alanya’nın doğusunda Cebireis dağının (1691 m.) batı yamacında bulunur. Dim mağarasının hemen ön kısmında, 250 m. aşağıda piknik yeri olarak kullanılan, tabanı çınar ağaçları, yamaçları çam ormanları ile kaplı bulunan Dim Vadisi yer alır. Mağaraya, hem Dim çayı vadisinden hem de güneydeki Yaylalı köyünden yürünerek varılabilir. Yaylalı köyünden de Cebireis dağı eteğinde açılmış olan sulama kanalı boyunca yürünerek 50 dakikada mağaraya varılabilir. Özellikleri: Toplam uzunluğu 357 m. yatay ve kuru mağara tipindedir. Sadece son kısmında durgun küçük bir göl vardır. Dim mağarası, Türkiye’nin en güzel mağaralarından biridir. Alanya’ya yakın olması ve çevrenin piknik yerleri ve ormanlarla kaplı olması nedeniyle ziyarete uygundur. Tarih öncesi ve tarihi devirlerde insanlar tarafından barınak olarak kullanılmasından dolayı çevre halkı tarafından “Gavurini Mağarası” olarak adlandırılmıştır.

Beldibi Mağarası

Yeri: Antalya Antalya-Kemer sahil yolunun yaklaşık 40 kilometresinde Çamdağ tünelinin hemen çıkışında yer alan bir kaya altı sığınağıdır. Oba köy mevkiindedir. Özellikleri: Deniz sahilinde 25 m. yükseklikte sığınak biçiminde bir mağaradır. Doğal tahribatla büyük ölçüde zarar gördüğünden içindeki dolgu tabakaları yağmur suları ve rüzgarla sürüklenerek akıp gitmiştir. Tümü Mezolotik kültürleri içeren 6 tabaka tespit edilmiştir. Yapılan kazılarda Üst Paleolitik ve Mezolotik döneme ait çakmaktaşı aletler ele geçirilmiştir. Ayrıca kaya altı sığınağının duvarlarında, şematize insan, dağ keçisi ve geyik resimleri bulunmaktadır. Yerli ve yabancı turistlere devamlı açık olan bir arkeolojik sit alanıdır.

Büyük Dipsiz Mağarası

Yeri: Antalya Antalya limanının batısında Tünek Tepenin 3 km. güneybatısında Alakaya Tepenin (661 m.) güney yamacındadır. Özellikleri: 40 m. toplam uzunluğundaki mağaranın girişe göre en derin noktası 29 m. dir. Karstik taban suyu yukarı katmanlarda bulunduğu için mağara kurudur. Açık havaya nazaran daha serindir. Kasım ayı başında dışarıda ısı 20ºC iken mağarada ısı 17ºC’dir. Mağara Kretase yaşlı residal kireç taşları ile onun altında yer alan yine aynı yaşta konglomera kireçtaşı formasyonları arasında meydana gelmiştir. Dar bir girişten sonra ortalama 25′lik bir eğimle kuzeye doğru devam eder.

Damlataş Mağarası

Yeri: Antalya, Alanya İlçesi Alanya şehir içinde ve deniz kıyısında bulunmaktadır. Merkeze 3 km. dir. Özellikleri: Toplam Uzunluğu 30 m. olan mağara kuru, yatay mağara tipindedir. 200 m’.lik bir alanı kaplamaktadır. Çok sayıda sarkıt ve dikitin eşsiz bir görüntü verdiği mağara 15 m. yüksekliktedir. Karbondioksit gazı, yüksek ölçüde nem, düşük ısı ve radyoaktif havasıyla astım hastaları için son derece yararlıdır. Bu nedenle astım hastaları mağaranın en yoğun ziyaretçi gruplarını oluştururlar. Mağaradaki sarkıt ve dikitlerin İ.Ö. 20.000-15.000 yılları arasında meydana geldiği sanılmaktadır.

Derya Mağarası

Yeri: Antalya Antalya’nın batı kıyısında Konyaaltı Caddesi ile deniz kıyısı arasında bulunan Atatürk Parkının içindedir. Özellikleri: 124 m. toplam uzunluğundaki mağaranın girişe göre en derin noktası 35.65 m. dir. Dikey mağara tipindedir. Güney kenarı deniz içinde olduğu için “deniz mağarası” olarak da adlandırılabilir. Mağara kuru ve gelişimi durmuş bir mağaradır. Mağaranın denizde olan kesimleri yarı tuzlu deniz suları ile kaplıdır. Büyük salonda az miktarda dikit ve duvar traventenleri gelişirken, güneye doğru sarkıt ve dikitler artmaktadır. Bu bölgede tatlı su kaynakları çatlaklardan çıkarak deniz suyuna karışmaktadır. Mağaranın asıl girişinin 40 m. batısında ikinci bir girişi daha vardır. 0,5 m. genişliğinde ve 1 m. uzunluğunda genişlemiş bir yarık görünümündedir. Yaz aylarında açık havaya nazaran serindir.

Çimeniçi Mağarası

Yeri: Antalya, Alanya İlçesi Çimenini mağarası, Alanya’nın doğusunda Cebireas güney eteğinde, Şıhlar (eski adı Şeyhler) köyü yakınlarında bulunur. Konya- Gazipaşa yolunun, Demirtaş bucağından ayrılan 15 km. lik stabilize yolla Şeyhler Köyüne, oradan da yürüyerek mağaraya ulaşılır. Mağara yakınında Romalılardan kalma tarihi eserler vardır. Özellikleri: Toplam uzunluğu 10 m. olan mağara bir dik çıkış dışında tamamen yataydır. Mağaranın içinde geliştiği kireçtaşı kalınlığının çok az ve sınırlı bir alanda bulunması nedeniyle, hidrolojik olarak tamamen kurudur. Mağaranın havası açık havaya nazaran serindir. Ortalama sıcaklığı 17ºC -20ºC civarındadır. Mağara, birbirleriyle bağlantılı çok sayıda odacık ve iki kattan meydana gelmiştir. Başlangıçta Doğu kuzeydoğu-Batı güneybatı yönünde tek bir boşluktan oluşan mağara, zamanla traverten sütunlar tarafından bölünerek odacıklar meydana gelmiştir. İlk bölümde çok sayıda odacık vardır ve tamamen yataydır. Mağara +57 metrelik dik bir çıkışla ikinci bölüme geçer. Girişe göre +10 m. yukarıda olan bu bölge, iki büyük odadan meydana gelmiştir. Mağara traverten birikimi açısından son derece zengindir. Odaları oluşturan traverten sütunlar geniş yer tutar. Ayrıca yan duvarlar perde travertenler ile süslüdür. Damlataşlarının olduğu ve güzelliği ile yakınında bulunan tarihi eserler nedeniyle ilginç bir mağaradır. Tarihi devirlerde kullanıldığı anlaşılan Mağarada yapılan araştırmalarda henüz yazılı belge bulunamamıştır. Henüz Turizme açılmamıştır.

Mahrumçalı Mağarası

Yeri: Antalya, Manavgat İlçesi Manavgat’ın kuzeydoğusunda Gebecek köyünün biraz daha doğusundaki Mahrumçalı mahallesinin aşağısında bulunmaktadır. Her türlü araçla mağaraya gidilebilir. Özellikleri: Toplam uzunluğu 157 m. olan mağaranın girişe göre en derin noktası -36 m.dir. Yarı yatay, yarı aktif bir mağaradır. Sadece yağışlı mevsimlerde mağara içine su akar. Yaz aylarında mağara ısısı 16-18ºC’dir. Jeoloji-Jeomorfoloji: Cebireis formasyonu ile altındaki Mahmutlar formasyonu arasındaki kontakla gelişmiştir. Mağara dolomitik kireçtaşları içinde ve mikaşist tabakaların üzerinde her iki tabakanın eğimine uygun olarak güneye doğru 15 derece dalar.

Peynirdeliği Mağarası

Yeri: Antalya, Kemer İlçesi Gedelme Yaylası mevkiindedir. Antalya’nın Kemer İlçesinden Gedelme yaylasına kadar her türlü aracın gidebileceği bir yol vardır. Köy merkezinden mağara ağzına 4 dakikalık patika bir yolla ulaşılır.Mağaranın 65 m. kuzeyinde Bizanslılara ait duvar ve kalıntıları vardır. Özellikleri: Toplam uzunluğu 74 m olan mağaranın girişe göre en derin yeri -19 m. dir. Kuru, daha çok dikey mağara tipindedir. Mağaranın büyük bölümü kurudur. Sadece mağaranın sonunda ve en derin yerinde küçük bir gölcük vardır. Sonbaharda mağara ısısı 17ºC’dir. Mağara ağzının büyük olması nedeniyle ısı açık havaya bağlantılı olarak değişir. Mağara içinde sarkıt, dikit ve sütunlar gelişmiştir. Çevredeki tabii güzellikler ve tarihi ören yerleri mağarayı çekici kılmaktadır.

Tilkiler Mağarası

Yeri: Antalya, Manavgat İlçesi Oymapınar Baraj alanında yer almaktadır. Özellikleri: Yatay gelişmiş ve aktif bir mağara olup uzunluğu 7 km. dir. İlkbahar aylarında su seviyesi yükselir. Mağara baraj etüdleri sırasında açılan enjeksiyon galerilerinden birinde doğal bir galeriye rastlanması sonucu ortaya çıkarılmıştır. Konglomera içinde gelişmiş olması da mağaraya ayrı bir bilimsel değer kazandırmaktadır.

Aslanlı (Yaren) Mağarası

Yeri: Antalya, Manavgat İlçesi Kirazlı Köyü Yayla mevkiinde olan Aslanlı Mağara’ya gitmek için Kirazlıdan Kuşadası yolunun 3. kilometresinde Dereboğazı mevkiinde araçtan inerek yarım saatlik bir yürüyüş yapmak gerekmektedir. Özellikleri: Toplam uzunluğu 110 m. olan mağara kısmen dikey, kısmen yatay tipindedir. Kuru bir mağaradır. Ekim ayında ısısı 18ºC’dir. Mesozoik yaşlı dolomitik mermerler içinde ve büyükçe bir fay üzerinde gelişmiştir. 6 m.lik dik bir inişten sonra mağara kabaca doğu-batı yönlü büyükçe bir fay boyunca batıya doğru 26 derece eğimle iner, 40 metreden sonra mağara daha da genişler ve tabanı eğimli bir salon görünümü alır. Salonun tabanı çamurlu toprak ve tavandan düşen kaya blokları ile kaplıdır. Sarkıt ve dikitler, duvarlarda perde ve bayrak travertenleri oluşmuştur. Dikitlerden birinin görünümü oturan bir aslana benzediği için bu ad verilmiştir.

ANTALYA MUTFAĞI

Zenginliklerimizin farkına varamadığımızı, hazinelerimizi keşfetmeye başladığımızda anlıyoruz. Türk Mutfağı’nı, dünyanın seçkin mutfakları arasına koyan yemek uzmanları, bu konuda sadece ortada görülen kıymetler üzerinde değerlendirme yapıyorlar. Oysa keşfedilmemiş, kayıt altına alınmamış yöresel mutfakların zenginlikleri, Anadolu Medeniyetleri kadar zengin. Zaten bu medeniyetlerdir ki Anadolu’yu 2000 yıldan fazla bir zamandır zenginliklerle yoğuran. Antalya, Anadolu platosunun güneyinde, Toros Dağları ile Akdeniz kıyı şeridi arasında, Konargöçer ( yörük ) kültürü ile Akdeniz Kültürünün eş zamanlı yaşandığı bir bölgedir. Antalya, bulunduğu coğrafya ile Torosların kekik kokusu ve Akdeniz’in deniz kokusunu birleştirdiği gibi, Yörük yemek alışkanlığı ile Akdeniz yemek alışkanlığını birleştirmiş ve lezzete özel bir ruh vermiştir. Bu sağlam ruhu bugüne kadar araştırmalar yapılamadığı, kayıt altına alınamadığı için, gizli bir hazine gibi içimizde sakladığımızı anladık. Yemek, bir kültürü açığa vurur. Köklü bir kültürün hazinelerinden biridir mutfak. Yemek sadece mutfakta pişirilen ve doyuma cevap veren gereksinim olarak algılanamaz, toplumların yaşam biçimlerini, birikimlerini açığa çıkarır. Mutfak Kültürü araştırmacısı Gökçen Adar, “Dünyada zeytin, buğday ve üzümün bir arada oluşturduğu yemek kültürü sadece Akdeniz’de vardır, zeytin; zeytinyağı ile lezzeti, buğday; hamur ile doyumu, üzüm; suyu ile keyifi sağlar.”demiştir. Buna ilave olarak, Antalya Mutfağına Konar göçer kültürün ana lezzeti olan yoğurt eklenmiştir. Antalya Mutfağı bu temel lezzetlerin yanında Arap Mutfağının en karekteristik ürünü susam (tahin ) ve sarımsağı da yemeklerine katmıştır. Sağlıklı bir mutfağın konuşulduğu günümüzde, Antalya Mutfağı sebze ağırlıklı yapısının yanında deniz ürünleri ve c vitamini deposu narenciye çeşitlerinden yapılan reçelleri ile dünyaca ünlenmektedir. Bergamut meyvesinin kabuklarından yapılan bergamut tozu, siyah çayın içine karıştırıldığında dünyaca ünlü “early greay” çayı elde edilir. Torosların üzerinde yetişen Toros Kekiği hem çay olarak içilir hem de alınan kekik suyu anti-kollestrol olarak kullanılır. Antalya’daki aktarlar doğal bitki ilaçlarıyla her geçen gün daha da ünlenmektedirler. Antalya’da, Antalya yemeklerini ve uluslararası yemekleri sunan her bütçeye uygun restoranlar yerleşim merkezlerinde bulunur.

FESTİVAL ' LER ŞEHRİ ANTALYA

Kültürün ve sanatın yoğun bir şekilde yaşandığı Antalya Bölgesi, gücünü ve dinamizmini binlerce yıllık tarihinden almaktadır. Batıda Kaş, doğuda Gazipaşa, kuzeyde Elmalı, Korkuteli ve Akseki ile çevrelenen, Toros Dağları’nın yamaçlarında ve sahillerinde yer alan bölge, olağanüstü bir tarihe tanıklık etmiştir. Çeşitli uygarlıklara tanıklık eden bu coğrafya, tarihi boyunca her daim kültürün, sanatın, mitolojinin ve mimarinin merkezi olma özelliği ile günümüze kadar katlanarak artan birikimiyle gelmiştir. Göz kamaştıran Antik Tiyatrolar Neredeyse her 25 kilometrede bir antik tiyatroya rastlanan bölgede M.Ö. 5. yüzyıldan beri dimdik ayakta duran Aspendos, 2500 yıllık tarihiyle göz kamaştırır. Aspendos antik tiyatrosu, bugün de sunduğu üstün akustik kalitesi ile 1994 yılından bu yana her yıl düzenlenerek geleneğe dönüşmüş olan bir festivale sahne olmaktadır. Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali, her yıl artan seyircisi ile tarihin, müziğin ve pek çok ulustan sanatçının ve izleyicinin bir araya geldiği görsel bir şölendir. Dünyanın en saygın festivalleri arasında kabul gören bu değerli etkinlik, her yaz ağustos ayında başlayıp, eylül ayı ortalarına kadar yayılan 10 muhteşem gösteri ile gerçekleştirilir. Kenti Simgeleyen Portakal ve Sinema Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin desteği ile Antalya Kültür Sanat Vakfı (AKSAV) tarafından organize edilmekte olan ülkemizde sanatın desteklenmesinde çok önemli bir rolü üstlenen Altın Portakal Film Festivali, 2007 yılında uluslararası bir statü kazanarak günümüze dek edindiği misyon ile yarım asrı geride bırakmış olmanın haklı gururunu yaşamaktadır. Kentin Sokaklarına Yayılan Piyano Sesleri Bölgenin bir başka etkinliği, Uluslararası Antalya Piyano Festivali her yıl kasım ve aralık aylarında, kentte yükselen piyano tınıları ile ayrı bir büyü katmaktadır. Türk besteci ve piyanist Fazıl Say’ın sanat yönetmenliğini üstlendiği festivale her yıl dünyaca ünlü virtüözler katılmaktadır. Geride bıraktığı yıllar boyu çok önemli piyano virtüözlerini ağırlayan piyano festivali, dünyaca ünlü Amerikalı caz piyanist ve bestecisi Chick Corea ile flamenco, caz, soul ve funk müziğini ustaca bir potada eriten Buika, Brad Mehldau Trio gibi çok değerli müzisyenlerin buluşma noktası olmuştur. Antik Tiyatroların Büyüleyici Atmosferinde Konser Antalya’nın 70 kilometre kadar doğusunda yer alan bir başka antik tiyatroda ve bir başka festival: Side Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali Manavgat ilçesinin hemen yanı başında, bir yarımada üzerinde kurulu olan Side antik kentinin en dar noktasında inşa edilmiş yüzyılların şık tanığı antik tiyatro, gelen misafirlerini adeta kucaklarcasına kasabanın girişinde karşılar. Buluntular bugün bizleri tüm görkemiyle büyüleyen antik tiyatronun, Romalılar döneminden bu yana aynı amaçla kullanıldığını ortaya koymaktadır. Bugün görebilme onuruna eriştiğimiz şimdiki halini M.S. 2. yüzyılın ortalarında aldığı bilinmektedir. Bu değerli yapı şimdi ise dünyanın dört bir yanından gelen orkestralara Side Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali başlığı altında sahne açmaktadır. Her yıl Side Belediyesi’nin organizasyonu ile 10’dan fazla konserin ücretsiz olarak izlendiği festivalin gösterileri, antik tiyatronun yanı sıra Side Yarımadası’nın güney ucunda limanın doğusunda, gökyüzüne tüm görkemiyle yükselen Apollon Tapınağı’nın büyüleyici atmosferinde gerçekleşmektedir. Başta Antalya Devlet Senfoni ve Opera Bale topluluğu orkestralarının destek verdiği konserler zincirine bugüne dek birbirinden ünlü topluluk ve solistler katılmıştır. 2010 yılında Avrupa Festivaller Birliği üyeliğine kabul edilen Side Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali bugüne kadar Berlin Senfoni Oda Orkestrası, Pekin’den Beijing Senfoni Orkestrası, uluslararası bir grup olan Marphe String Quartet, 10 usta trompetçinin yer aldığı Ten of the Best Trumpets gibi çok sayıda topluluğa sahne açmıştır. Aynı anlarda Antalya’nın batısında Kemer ilçesine bağlı Phaselis antik kenti başka bir organizasyona ev sahipliği yapmaktadır. M.Ö. 7. yüzyılda kurulan Phaselis antik kentinin tiyatrosunda gerçekleştirilmekte olan Phaselis Festivali, her yıl eylül ayı başında usta müzisyenlerin katılımı ile farklı kültürlerin müziklerinden oluşan bir dizi konser sunar. Kemer Yöresi Tanıtım Vakfı (KETAV) tarafından organize edilen festival, 2015 Eylül ayında dokuzuncu kez tekrarlanacaktır. Geride bıraktığımız yıllarda dünyaca ünlü Türk piyanist İdil Biret ve İbrahim Yazıcı yönetimindeki Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası’nın verdiği konserlerin yanı sıra tasavvuf musikisi ve sema gösterilerine de ev sahipliği yapmaktadır. Antik Side ve Phaselis’de Klasik Müzik Yankılanırken Alanya Caz Tutkunlarını Çağırır İlk olarak 2003 yılında düzenlenmeye başlayan Alanya Caz Günleri, tarihi ve doğasıyla ünlü ilçede görkemli konserler ile gerçekleşir. Türkiye’nin ve dünyanın ünlü caz müzisyenleri, tarihi Kızıl Kule’nin eşsiz atmosferinde, dinleyicilerine müzikle dolu unutulmaz geceler yaşatmaktadır Alanya Belediyesi tarafından düzenlenen ve Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO), Alanya Turistik İşletmeciler Derneği (ALTİD) ve Alanya Turizm Tanıtma Vakfı (ALTAV)’nın desteklediği Uluslararası Alanya Caz Günleri’nin, bölgenin en önemli ve saygın etkinliklerinden biridir. Geçmiş yıllarda Ayhan Sicimoğlu, Kerem Görsev Trio, Nilüfer Verdi Quartet, Kürşat Başar, İlhan Erşahin gibi Türk caz dünyasının ünlülerini bir araya getirmesiyle öne çıkan festival, eylül ayı boyunca meraklılarını tarihi Kızıl Kule’nin büyüsünde caz ile buluşturmaktadır. Dostluğun Ön Plana Çıktığı, Bir Başka Festival! Bir Likya kenti olan Antiphellos üzerinde kurulu, Ege ve Akdeniz sularının birbirine karıştığı, begonvilleri ile ünlü Kaş kasabası, 1995 yılından bu yana Likya Kültür ve Sanat Festivali’ne ev sahipliği yapmaktadır. Antalya Devlet Opera ve Balesi oyuncularının sergilediği dans gösterileri ve temsiller haziran ayında, antik tiyatronun büyülü atmosferinde dünyanın dört bir yanından gelmiş olan izleyicilere enfes geceler yaşatmaktadır. M.Ö. 1. yüzyılda inşa edilmiş olan ve cephesi denize dönük konumuyla ayrı bir özellik taşıyan Antiphellos antik tiyatrosu, festivalin gösteri mekânı olarak kullanılmaktadır. Opera, Bale, Konser ve Tiyatro Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde çalışmalarını sürdüren Türkiye’nin en köklü üç sanat kurumu, Antalya Devlet Opera ve Balesi, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası ve Antalya Devlet Tiyatrosu kentin ve bölgenin sanat yaşamına çok değerli katkılar sağlamakta ve sanat adına çok önemli bir rolü üstlenmektedir. Kumdan Heykeller Yapmak! Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle düzenlenen ve geleneksel hale gelmiş olan bu festival, dünyanın en büyük kum heykel etkinlikleri arasında yer almaktadır. 10’u aşkın ülkeden 30 kadar profesyonel heykeltıraş, her yıl 10 bin ton kumu farklı temalarda işleyerek 7 bin metrekare alanda dev heykellere dönüştürmektedir. Mayıs ayında heykeltıraşların performanslarını sergiledikleri ve resmi açılışın haziran ayında yapıldığı etkinliği, ekim sonuna kadar her gün ziyaret etmek mümkündür. Kentin Buluşma Noktaları Antalya Kepez semtinin iki önemli sanat merkezi; Erdem Bayazıt Kültür Merkezi ve Yenimahalle Semt Evidir. Yıl boyu konserden, tiyatro, dans gösterilerine ve çok sayıda panel, konferans gibi etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca fuayelerinde bulunan sergi alanları ile bölgenin sanat yaşamına çok değerli katkılar sağlar. Konyaaltı Sahili’nin başladığı yer olan Beach Park içerisindeki korulukta bulunan Açık Hava Tiyatrosu, 4 bin kişi kapasitesi ile uzun süren yaz akşamlarının önemli bir etkinlik noktasıdır. Kaleiçi’nde yer alan Suna &İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi Antalya Kaleiçi’nde korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli üç binada müze olarak hizmet vermektedir. Müzenin binası, Kaleiçi yapılarının en önemli sivil mimarlık örneklerinden sayılan, Tekelioğlu Konağı’ndan esinlenerek inşa edilmiş, ahşap çıtalı tavanlar ve kalem işi bezemelerle süslenerek 19. yüzyılın ikinci yarısı gerçek örneğine sadık kalınarak yeniden restore edilmiştir. Bu görülmeye değer bina, Kaleiçi yaşamından kesitlerin özel efektlerle sunulduğu çok farklı bir etnografya müzesi olarak düzenlenmiştir. Müzede ayrıca, zengin bir seramik koleksiyonunun yanı sıra eski Antalya’nın gerçeğe uygun bir şekilde ressamlarca büyük boylarda yapılmış yağlı boya resimlerinden oluşan sergiyi de izleyebilirsiniz.